20.10.2009

"EŞKIYA"

Fırat Ağıtı Erkan Oğur
Eşkıya’yı bu toplumu  tanımayanlar anlamaz”
Yavuz TurgulEşkıya’ filminin bu kadar rağbet görmesiyle ilgili “Hollywood sinemasına benzeyen, sağlam bir senaryosu olan ve iş yapması mukadder bir film olarak ele alınmasını hayretle karşılıyorum” dedi. Böyle bir değerlendirmeyle seyirciye haksızlık yapıldığı görüşünde.
“Resim geleneği olmayan, roman geleneği olmayan, makam müziği üzerinden hayat bulmuş, büyük imparatorluklar kurmuş insanların torunları, bir yerden sonra filmimi Godart filminden, Tarkovski’yi izleyerek edinmiş olduğu birikimlerle yargılayamaz” diyor Turgul. Ona göre, oradan edinilmiş olanlar, var olduğumuz coğrafyadaki köklerimizde yok.
Bunu konuşmanın ilerleyen bölümlerinde şöyle daha netleştiriyor; “Selamün aleykümün olduğu bir toplumdan bahsediyoruz biz. Herhangi bir kahveye girince birbirini tanımayan insanların selam verdiği bir toplum...”
Yanlızığın, terk edilmişlik duygusunun ‘kıssadan hisse’ çıkarılan bu toplumda pek yeri olmadığı görüşünde usta yönetmen.
“Melodram yaptı” diyenler, filme nereden bakıyor?
Yavuz Turgul, ‘batıdan doğuya bakarak’ kendi filmlerini   eleştirenlere şöyle iki örnekle cevap vermiş; “Ben bir melodram yapan insan oluyorum onların var olduğu yerden bakınca. Halbuki melodrama doğudan baktığınızda melodramlıktn çıkar. Tüm bilgileri Avrupa üzerinden almış olanlar için ‘Eşkıya’, sizin listenize girmez. ‘Aşk Filminin Unutulmaz Yönetmeni’ girer...”
Festivallerde alkışlanmak neyin bedeli oldu?
Yavuz Turgul’un yabancıların beğendiği Türk filmlerine de göndermesi çok net; “Ödüller, övgüler batı üzerinden kalkıp Türkiye’ye yolculuk yapanlara var.”
Turgul, kendi sınırlarımızın içine dönünce sorunlarla karşılaştığımızı söylüyor: “Bu sefer seyirciyle büyük boşluk oluyor.” Bu, seyircinin entelektüel ya da cahil olmasından kaynaklanan bir durum değil yönetmene göre. Batının kendi filmlerinde ‘modernizm’ başlığıyla (bitmiş yok olmuş insanın varlığı yani) yaptıklarının ite kaka (yönetmenin kendi ifadesiyle) kendi kahve kültürümüzün içine sokmaya çalışan filmlerin toplumla arasında uçurum var.  Ve Yavuz Turgul diyor ki;  “Evet o zaman alkışlıyorlar. ‘Demek ki böyle dünyalar bizim dışımızda da mevcut’ diyerek...”
Muhafaza edilesi  muhafazakârlık
Dedim ya son zamanlarda denk geldiğim en keyifli sohbetlerden biriydi. Sinemamıza ya da  yönetmenlerimize ya da biz izleyiyiciye hangi gözle izlediğimize dair   ‘sorgulayıcı’ küçük  cümleler veren bir sohbetti.
‘Muhafazakârlık’ diye bir kenara koyduğumuz  (ben de dahil bir çoğumuz tarafından) gerçeğin, ne kadar da muhafaza edilesi  olduğunu anlamak adına güzel bir sohbet olmuştu.
Bu söyleşi sayesinde, ben de bugün köşemi  bir söyleşiden haber  üretip yazma keyfine  ayırmış oldum .
http://sanat.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1458525&AuthorID=209&b=YAVUZ%20TURGULLA%20SOYLESi%20BAZI%20KONUSMALAR%20UCUP%20GiTMiYOR&a=Sina%20Kologlu