12.07.2009

"İnternet - Genel Ağ"

Erhan Göksel’i bilirsiniz? Ağırsıklet aydınlarımızdandır. Her daim ateşli, sert ve dikkat çekici konuşur. Bu yüzden çoğu zaman ne söylediğine değil de nasıl söylediğine dikkat kesilirsiniz.
Geçtiğimiz yıllarda şans keza bir konuşmasına denk gelmiştim; birçok şey anlattı; ama anlattıklarından sadece bu anısı hatırımda kalmış. İnsanları da enformasyon yağmuruna tutunca ancak %30’u akılda kalıyor. Muhtemelen bir yerlerde detaylı olarak yazmıştır; ama ben hatırladığım kadarıyla aktarıyorum.…Yıllar önce bir gün Amerika’ya gidiyor. İşlerini hallediyor ve şuan hatırlayamadığım bir eyalette yüksek öğrenim gören oğlunu ziyaret ediyor. Gittiğinde vakit oğlunun dersine denk geliyor ve üniversite kütüphanesine gidip, internette biraz araştırma yapmaya karar veriyor. NASA hakkında araştırmaya yaparken gene NASA’ya ait bir web sitesine rastlıyor. Site o zamana değin hiçbir yerde görmediği kadar sağlam ve çeşitli bilgilerle dolu; bilgiler bir nevi derya deniz; gördüklerine şaşırıyor. Hatta neden bu zamana kadar ben bu siteyi keşfedemedim diye hayıflanıyor. Sitenin adresini aldıktan sonra oğluyla görüşüyor ve oteline geri dönüyor. Gündüz girdiği internet sitesine bu sefer gece otelden giriyor ve gördüklerine yeniden şaşırıyor; çünkü sabah üniversite kütüphanesinde gördüğü bilgilerin en azından yarısı silinmiş veya bir şekilde yok olmuş. Herhalde teknik bir arızadır diyerek üzerinde durmuyor. Günler sonra Türkiye’ye geri dönüyor ve aynı site aklına geliyor. Bu kez bürosundan internete giriyor ve şaşkınlığı bir kat daha artıyor; bu sefer otelden girdiğinde gördüğü bilgilerinde yarısı yok olmuş. Site çöle dönmüş. Tabii bir süre sonra jeton düşüyor ve bu durumun teknik bir arıza olmadığının; gördüklerinin sadece Amerikan dış politikasının minicik bir kırıntısı olduğunu fark ediyor. …Bu anıdan da anladığımız üzere; bizler; yani dünyanın Orta Doğu diye adlandırdığı coğrafyasında yaşayan, düşünmeyen, düşündürülmeyen, bilgi üretmeyen, sadece tüketen, sömürülen insanlar olarak; Amerika’da bir üniversite öğrencisinin oturduğu yerden erişebildiği bilginin ancak %25’ine erişebiliyoruz.…Şimdi, kim çıkıp ben entelektüelim diyebilir? Kim gerçekten aydın olduğunu iddia edebilir. Her şey ortada; onlar ne kadar istiyorsa o kadar aydınız; onlar ne kadar istiyorsa o kadar çağdaşız, onlar ne kadar istiyorsa bu dünya o kadar küresel!http://www.gazetemen.com/
Kısaca “ağların ağı” olarak da ifade edilen internet dünya çapında milyonlarca bilgisayarı birbirine bağlayan bir sistem olarak tanımlanabilir. 1996 yılı tahminlerine göre dünyada 100′den fazla ülkede yaklaşık 45 milyon internet kullanıcısı bulunmaktadır.Bütün bilgi ve servisler interneti oluşturan çeşitli ağlara dağıtılmıştır. Geçerli bir internet adresi ve fiziksel bağlantısı olan herkes bu bilgilere erişebilir.http://www.bilisimterimleri.com/bilgisayar_bilgisi/bilgi/12.html

İnternet’in tarihi 1962 yılında J.C.R. Licklider’in Amerika’nın en büyük üniversitelerinden biri olan Massachusetts Institute of Tecnology’de (MIT) tartışmaya açtığı “Galaktik Ağ” kavramında bulabiliriz.Licklider, bu kavramla küresel olarak bağlanmış bir sistemde isteyen herkesin herhangi bir yerden veri ve programlara erişebilmesini ifade etmişti. Ama sanmayınki bu tanımdan sonra kimse ona gülüp imkansız saçma sadece bir hayal dememiştir.
Licklider bu fikirleriyle öne çıkarken böyle bir projeyi gerçekleştirmek için yeterince bilgisayarı, parayı nereden bulurum gibi bir sorunla karşılaştı. 1962 Ekim ayında Amerikan Askeri araştırma projesi olan İleri Savunma Araştırma Projesi’nin (DARPA -Defense Advensed Research Project Agency) bilgisayar araştırma bölümünün başına geçti. Yani Amerikanın en çok para harcadıgı askeri alanda bir yer aldı. MIT’de araştırmacı olarak çalışan Lawrance Roberts ile Thomas Merrill, bilgisayarların ilk kez birbirleri ile ‘konuşmasını’ ise 1965 yılında gerçekleştirdi.
1966 yılı sonunda Roberts DARPA’da çalışmaya başladı ve “ARPANET” isimli projesi önerisini yaptı. ARPANET çerçevesinde ilk bağlantı 1969 yılında dört merkezle yapıldı ve ana bilgisayarlar arası bağlantılar ile internetin ilk şekli ortaya çıktı. ARPANET’İ oluşturan ilk dört merkez University of California at Los Angeles (UCLA), Stanford Research Institute (SRI), University of Utah ve son olarak University of California at Santa Barbara (UCSB) idi (Gromov, 1998).
Kısa süre içerisinde birçok merkezdeki bilgisayarlar ARPANET ağına bağlandı. 1971 yılında Ağ Kontrol protokolü (NCP-Network Control Protokol)ismi verilen bir protokol ile çalışmaya başladı. 1972 yılı Ekim ayında gerçekleştirilen Uluslararsı Bilgisayar İletişim Konferansı (ICCC- International Computer Communications Conference) isimli Konferansta, ARPANET’in NCP ile başarılı bir demontrasyonu gerçekleştirildi. Yine bu yıl içinde elektronik posta (e-mail) ilk defa ARPANET içinde kullanılmaya başladı. NCP’DEN daha fazla yeni olanaklar getiren yeni bir protokol, 1 Ocak 1983 tarihinde İletişim Kontrol Protokolu (Transmission Control Protokol/ internet protokol - TCP/IP) adıyla ARPANET içinde kullanılmaya başladı. TCP/IP bugün varolan internet ağının ana halkası olarak yerini aldı.
1980 yılların ortasında Savunma Bakanlığı’na bağlı (DoD) Amerikan askeribilgisayar ağı, ARPANET’ten ayrıldı ve MILITARY NET adı ile kendi ağını kurdu.
1986 yılında Amerikan bilimsel araştırma kurumu ‘Ulusal Bilim Kuruluşu’ (NSF), ARPANET için ülke çapında beş büyük süper bilgisayar merkezi kurulmasını içeren kapsamlı bir öneri paketi öne sürdü. ARPANET Amerikan hükümetinin sübvansiyonu ile NSFNET olarak düzenlendi. 1987 yılında yeniden düzenlediği internet yapılanması planı ile NSFNET yedi bölgesel nokta üzerinde 1.5 Mb/s (daha önce 56 Kb/s idi) güçlü bir omurgayı işleteceğini duyurdu.
NSFNET Merit olarak adlandırılan Michigan Eyaletindeki üniversitelerin organizasyonu ile NSF’in yaptığı bir anlaşma doğrultusunda işletilmeye başlandı. NSFNET’in işletilmesine bir süre sonra Merit’in yanında ABD’nin dev bilgisayar firması IBM ve haberleşme firması MCI dahil oldu. NSFNET’in işletilmesine yönelik 1990 yılında oluşturulan bu birlik ‘İleri Ağ Hizmetleri’ (ANS-Advance Network Services)olarak adlandırıldı.ANS’nin kuruluşu süreci ABD’de 1990′lara kadar devlet desteğinde gelişen internet omurgasının özelleştirilmesi sürecinin de başlangıcı olmuştur.
1990 yılında NSFnet ile özel şirketlerin ortak işletmesi ile başlayan özelleştirme süreci, 1995 yılı mayıs ayında NSF’nin internet omurga işletmeciliğinden tamamen çekilmesi ile tamamlandı. 1995 yılından itibaren ABD internet omurga işletimi tamamen özel işleticilerinin elindedir.http://www.internetdevri.com/internetin-tarihi/
.
.
Googlizm ve Google Kilisesi! http://www.thechurchofgoogle.org/
.
Wikipedia'nın kurucusu Jimmy Wales, para karşılığında sitedeki kayıtları değiştiriyor mu? http://www.chip.com.tr/konu/Wikipedia-da-para-karsiligi-kayit-mi-degisti_5977.html
.
Yapılan bir araştırmaya göre, "en tehlikeli" alan adlarının (domain) Hong Kong, en güvenilir alan adlarının ise Finlandiya kaynaklı olduğu belirlendi. Türkiye ise 40. sırada yer alıyor. Dünyanın önde gelen güvenlik firmalarından McAfee tarafından yapılan araştırmaya göre, internette "surf" yapmak isteyenler için Hong Kong'a ait ve ".hk" ile biten siteler "en tehlikelisi" olarak belirlendi.
Araştırmaya göre ".hk" ile biten tüm sitelerin yüzde 19,15'i kullanıcılar için risk faktörü" taşıyor. Çin'e ait ".cn" ile biten sitelerin ise yüzde 11,76'sı kullanıcıların kişisel bilgilerine ya da bilgisayarlarına zarar verebilecek nitelikte. Çin'i yüzde 7,72 ile Filipinler takip ediyor...En tehlikeli Web siteleri listesi