16.07.2009

"Hava Durumu ve Tarih"


Dünya tarihini ‘hava durumu’ değiştirmiş

HİTLER KABANINI EVDE UNUTTU: Eylül 1941'de Rusya’ya saldıran Hitler’in ordusu, soğuk kış şartlarını dikkate almadığı için yenildi. Askerlerine kaban giydirmeyi akıl edemeyen Alman faşist Adolf Hitler, Moskova'daki Kızıl Meydan'da zafer kutlamalarında giyilecek üniformaları hazırlamayı unutmamıştı.
NAPOLYON MOSKOVA'DA MEVSİMİ ŞAŞIRDI: Yıl 1982, Napolyon'un işgalci ordusu Moskova'yı yağmaladı. Fransız askerleri yağmaladıkları şehirde değerli ne kadar eşya varsa Paris'teki kadınlar için çaldı. Zafer sarhoşu 600 bin kişilik Napolyon ordusu, Rusya'nın kışını Fransa'nın kışıyla karıştırdı. Kışın yaklaşmasını dikkate almayan askerlerden sadece 150 bini evine dönmeyi başardı.
SİS ÇIKTI ABD DOĞDU: ABD Başkanı George Washington'un silahsız ve üniformasız ordusu 22 Ağustos 1776’da Britanya ordusu karşısında ağır bir yenilgi alabilir ve bir daha toparlanamayabilirdi. Bir anda çöken ağır sis nedeniyle göz gözü görmez hale gelince savaş başka bir güne kaldı.
DOLU YAĞDI FRANSA'DA DEVRİM OLDU: Kurak ilkbahar nedeniyle gıda fiyatlarının hızla yükseldiği Fransa'da aniden bastıran dolu tarlalardaki ekinleri tamamen yok etti. Kıtlık ile karşı karşıya kalan Fransa'da aç kalan toplum Fransız Devrimi'ni gerçekleştirerek tarihe geçti.
MELTEM AVRUPA'YI KURTARDI: Yunan donanma komutanı Themistokles, M.Ö. 480'de rüzgar bilgisini kullandı. Bu sayede Perslere karşı Salamis Savaşı'nı kazanan Themistokles, Avrupa medeniyetini kurtardı.
MUSONLAR MOĞOLLARI ENGELLEDİ: Shinto rahiplerinin duaları sonucu başladığına inanılan 2 muson rüzgarı, 13’üncü yüzyılda Moğolların Japonya'yı işgalini önledi.
RÜZGAR ÇIKTI, İNGİLTERE SAVAŞI KAZANDI: Yıl 1588.... İspanya Kralı 2'nci Philip komutasındaki İspanyol armadasının, İngiltere karşısında aldığı yenilgi batı medeniyetindeki en çetin mücadelelerden biri olarak bilinir. Rüzgar İngiltere'den yana esince Phililp kaybeden oldu.
İLK RUSYA MAĞDURU İSVEÇ KRALI: İsveç Kralı 12'nci Charles, Rusya'nın çetin şartlarına ve soğuk kışına aldırış etmeksizin ordusunu ölüme süren ilk Avrupalı lider oldu. Charles'ın Büyük Kuzey Savaşı'nda yaşadığı felaket, Rusya'ya Avrupa'da itibar kazandırdı.
HİROŞİMA'YI GÜNEŞ YAKTI: Havanın açık olmasını fırsat bilen ABD uçağı, atom bombasını Japonya'nın Hiroşima kentine 6 Ağustos 1945'te bıraktı. Sadece 2 gün sonra hava kapalı olduğu için Kokura kenti kurtuldu. Bulut engelini aşamayan uçak atom bombasını Nagasaki'ye bıraktı.
SEL KÖLELİĞİN ÖMRÜNÜ UZATTI: ABD Virginia’da 30 Ağustos 1800’de kölelerin Gabriel adındaki bir kişinin liderliğindeki isyan, siyahların zaferi olabilirdi. Fırtına ve şiddetli yağmur bu isyanın bir plandan öteye geçememesine neden oldu.
.
.
İklim savaşları: ABD Silahlı Kuvvetleri'nin iklim değiştirme deneylerine dikkat!
Prof. Michael Chossudovsky
“HAARP (Yüksek Frekanslı Aktif Orora Araştırma Programı) küresel tarım ve ekoloji sistemlerini alt üst edebilecek bir kitlesel imha silahıdır.”
Dünyada iklimlerin yeni nesil, gelişmiş elektromagnetik silahlarla değiştirilebileceği gerçeği küresel iklim değişikliği tartışmalarında pek nadir olarak ele alınıyor. Ancak, hem ABD hem de Rusya, askeri amaçlarla iklim değişikliklerine yol açma olanaklarına sahip. Çevre şartlarını değiştirme teknikleri yarım yüzyıldır ABD askerleri tarafından uygulanıyor. ABD'li matematikçi John von Neumann, iklim değiştirme deneylerine 1940’larda, Soğuk Savaş doruktayken, ABD Savunma Bakanlığı ile birlikte başlamış ve daha o zamandan bazı iklim savaşı yöntemlerini öngörmüştü. Vietnam savaşı sırasında da, muson yağmurlarının mevsimini uzatmak ve düşmanın Ho Chi Minh geçişindeki mühimmat yollarını kapatmak için bulut tohumlama teknikleri kullanılmıştı. ABD ordusu, iklim değiştirebilme amacıyla ileri düzeyde olanaklar geliştirmiş bulunuyor. Yüksek Frekans Aktif Ororal Araştırma Programı (HAARP) adı altındaki Stratejik Savunma Girişimi “Yıldız Savaşları”nın bir parçası olarak geliştiriliyor. HAARP, atmosferin üst tabakasından işletilen ve dünyanın her tarafında tarım ve ekoloji sistemlerini alt üst etmeye gücü olan bir kitle imha silahı. ABD Hava Kuvvetleri'nin AF 2025 nolu belgesine göre, iklim değiştirme teknolojisi “savaşan güçlere, düşmanı zorlamak ve yenmek için çeşitli seçenekler sunar.” Bu seçeneklerin arasında, sel, kasırga, kuraklık ve deprem gibi olaylar yer alabilir. “İklim değiştirebilme teknolojileri hem iç hem de dış güvenlik önlemlerinin bir parçası olacaktır. Bu teknikler saldırma ya da savunma amacıyla ya da önleyici olarak kullanılabilir. Yağmur yağdırabilmek, sis oluşturabilmek, fırtınalar çıkarabilmek ve uzayda hava şartlarını etkileyerek yapay iklimler oluşturabilmek; bunların hepsi askeri teknolojilerin parçasıdır.” 1977'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, “uzun süre etkili olacak vahim sonuçlara yol açabilecek olan çevreyi değiştirme teknolojilerini yasaklayan” bir Uluslararası Anlaşmayı kabul etti. Çevreyi değiştirme teknolojileri, “dünyanın yapısını, bitki ve su örtüsünü, atmosferini ya da uzay yapısını değiştirebilecek teknikler” olarak tanımlanmıştı. Bu 1977 anlaşmasının özü, 1992'de Rio de Janeiro'daki Dünya Zirvesi'nde Birleşmiş Milletler, İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşmasıyla da (IMFCCC) yinelendi ancak iklim değişikliğinin askeri kullanımı konusu bir tabuya dönüştü. Askeri analistler, bu konuda sessiz. Meteoroloji uzmanları ise konuyu araştırmıyorlar. Çevrecilere gelince, onlar da Kyoto Protokolü’nün çerçevesinde sera gazlarına odaklanmış durumdalar. Askeri amaçlarla iklim değiştirme teknikleri, askeri ve istihbarat gündemlerinde olsalar bile, Birleşmiş Milletler şemsiyesinin altında geniş bir tartışmanın konusunu oluşturmuyorlar. 1992'de ortaya çıkan HAARP, Alaska'nın Gokona yöresinde yüksek frekanslı radyo dalgalarıyla atmosferin üst tabakalarına çok yoğun enerji gönderebilen ve alan yüksek frekans antenlerinden oluşuyor. HAARP, ABD Hava Kuvvetleri, ABD Donanması ve İleri Düzeyde Savunma Araştırma Projeleri Ajansı'nın para desteği ile inşa edildi. Hava Kuvvetleri Araştırma Laboratuvarı ve Donanma Araştırma Bürosu'nun birlikte işlettiği bu proje, atmosferin üst tabakalarında kontrollü yörelerde değişme sağlayan antenlerden oluşuyor. Resmi web sayfasındaki bilgiye bakılırsa, (www.haarp.alaska.edu) HAARP'in amacı, araştırma için atmosferin üst düzeylerinde bazı küçük, yerel değişiklikler oluşturmak. Ancak, Uluslararası Halk Sağlığı Enstitüsü'nün başkanı Rosalie Bertell, HAARP'ın dev bir ısıtıcı gibi işlediğini, atmosferin üst düzeylerine esaslı zarar verebileceğini, gezegeni koruyan tabakada yalnız delik değil büyük yaralar da açtığını söylüyor. Rusya Devlet Duma'sının bir raporuna göre ise, “ABD HAARP programıyla büyük boyutlu deneyler yapmayı planlıyor. Radyo iletişim hatlarını kırabilecek silahlar üretmeyi, roket ve uzay gemilerine yerleştireceği aletlerle elektrik ağlarında, petrol ve gaz hatlarında ciddi kazalara yok açacak ve büyük alanlarda akıl sağlığını etkileyebilecek bir silah oluşturuyor.” ABD Hava Kuvvetleri’nin açıklamaları analiz edildiğinde, ortaya akıl almayacak kadar vahim bir tablo çıkıyor: küresel bir savaşta iklimleri gizlice değiştirilebilecek, iletişim ve elektrik sistemlerini etkileyebilecek bir silahın geliştiriliyor olması, ABD'nin birçok yöreye zarar verebilmesini ve egemenlik kurmasını sağlayacaktır. İklim değişikliği düşman ülkelere karşı olduğu gibi, dost ülkelere karşı da, ekonomileri destabilize etme, ekosistemleri ve tarımı etkileme amacıyla kullanılabilir, para borsalarını da perişan edebilir. Tarımın zayıflatılması, birçok ülkenin ABD'nin tahıllarına ve çeşitli ürünlerine bağımlılığını artıracaktır. HAARP, Anglo-Amerikan işbirliğinin bir parçası olarak, HAARP'ın patentlerinin sahibi olan Raytheon Şirketi, ABD Hava Kuvvetleri ve Britanya Aerospace Sistemleri tarafından geliştirildi. HAARP sistemi tam olarak işleme aşamasında. Birçok yönüyle diğer alışılmış ve stratejik silah sistemlerini gölgede bırakıyor. Askeri amaçlarla kullanılmış olduğunun kesin bir ispatı bulunmamakla birlikte, Hava Kuvvetleri belgeleri bu projenin, uzayın askeri bir alan haline getirilmesinin önemli bir parçası olduğunu vurguluyor. Antenlerin rutin testlerden geçmiş, kullanıma hazır beklediğini tahmin edebiliriz. Birleşmiş Milletler’in Hükümetler-arası İklim Değişikliği Paneli’nin, iklim değişikliğinin anlaşılabilmesi için bütün bilimsel, teknolojik ve sosyoekonomik bilgileri değerlendirme yetkisi var. Bu yetki, çevre savaşlarını da içeriyor. “Jeo-mühendislik”ten söz ediliyor ancak bunun altında yatan askeri uygulamalar, 2.500 bilim insanının hazırladığı binlerce sayfalık raporlarda, ne bir politik analizin ne de bilimsel bir araştırmanın konusu oluşturmuyor. İklim savaşları, insanlığın geleceğini tehdit ettiği halde, bu konu, IPCC'nin 2007 Nobel Barış Ödülü için hazırlanan raporların da dışında bırakılmış.
Global Research, 7 Aralık, 2007
The Ecologist, Aralık 2007