20.07.2009

"VAN'da kehanet taşları"





















.
Kalecik Kalesi'nin arka kısmında 3 bin yıl önce Urartular döneminde matematiksel bir hesapla inşa edilen 2 bin 475 adet taşın Urartuların, Asurlular gibi göksel olayları izlediklerini ortaya çıkardı.
'Van il merkezine kuş uçuşu birkaç kilometre uzaklıkta kurulu Kalecik Köyü'nün yakınlarındaki Şahbağı Tepesi'nin eteklerinde, 39 x 40.5 metre boyutlarında geniş bir alan üzerinde, büyük bir özen, hesap ve geometri bilgisi kullanılarak son derece düzgün biçimde 45 x 55 olarak sıralanmış ve kaba işlenmiş 2475 adet taş barındıran bir tarla, bu tarlanın hemen etrafında taşlarla çevrilmiş dört dev halka ve az ileride bir nekropol alanı uzanıyor.'
Bulgular, bölgenin astronomik ya da ezoterik bir işleve sahip olduğu yönünde. Yani bu dizilim antik bir takvim de olabilir, bir gözlem evi, belki dünya dışı varlıkların ziyareti için tasarlanmış bir alan; hatta kadim büyülerin büyücülerinin gizli mekânı. Ucu nereye varırsa varsın, bu taş dizileri, akla hemen İngiltere'nin güneyinde yılda bir milyon turistin ziyaret ettiği Stonehenge'i hatırlatıyor. Peki bu esrarengiz taşların, çemberlerin ve önündeki nekropolün anlamı gerçekte ne olabilir? Jeologlar tarafından yapılan incelemelere göre taşlar, hemen yakındaki Şahbağı Tepesi'nden alınma. Ancak hiçbirisinin üzerinde bir sembol, yazı ya da ince işçilik olarak tanımlanabilecek bir uygulama görünmüyor. Üstelik çeşitli hizalardaki bazı taşlar diğerlerinden daha büyük. Daha önce define avcılarının kazmış olduğu 25 taştan anlaşıldığı kadarıyla, bu alanın altında başka bir gömü, ya da meseleyi aydınlatacak bir yapı bulunmuyor. Taşların boyutları 1-1.30 metre arasında olsa da binlerce yıldır süregelen erozyon nedeniyle, bugün kısmen toprak altındalar. Alana ait sırlardan biri de zaten taşların şekli ve ebadıyla alakalı. Çünkü Urartuların her türlü kayayı peynir gibi kesebilme yetisine sahip olduğu biliniyor. Oysa buradaki taşlar sadece kaba işçilikle ovalleştirilmiş durumda. Ayrıca taşlar, toprağa saplanacak bir ayağa sahip değil. Önceden hazırlanmış sert, düzgün bir zeminde, yanlardan daha ufak taşlarla beslenerek ayakta tutuldukları anlaşılıyor. Taş alanın önünde 30, 18 ve 13 metre çaplarında düzgün çizilmiş ve çevresi taşlarla belirlenmiş üç çember göze çarpıyor. Bir çember de dikilitaşların 200 metre batısında. Bu dördüncü halkanın etrafı bir duvarla çevrili gibi. İçinde büyük taşlardan örülmüş radyal duvarlı birtakım bölümlerin varlığı seziliyor. Ancak bilim insanlarından önce davranan mezar hırsızları her şeyi tahrip etmiş.
Tempo Dergisi, 25.10.2005
Urartular
Urartuların, Başkenti Tuşpa (Van) idi. Urartu Devleti en güçlü döneminde (M.Ö. 8-7.yy), günümüzdeki Doğu Anadolu, Kuzeybatı İran, Irak'ın küçük bir bölümü ile kuzeyde Aras Vadisi'ne egemendi. Urartu yerleşim bölgesinin sınırlarını, batıda Karasu-Fırat, kuzeyde Kuzey Ermenistan dağları, doğuda İran Azerbaycanı'ndaki Savalan Dağları, güneyde ise Zagros Dağları'yla birleşen Doğu Toroslar oluşturur.
Efsanevi Ağrı Dağı bu dağlık bölgenin orta noktasındadır. İncil'deki masoretik ünlüleştirmeden ötürü bu dağ, Urartu adının "r r t" ünsüzleriyle yazılması sonucu "Ararat" adını almıştır. 5165 metrelik yüksekliği ile Büyük Ağrı Dağı, Kafkasya'nın güneyindeki en yüksek dağdır. Küçük Ağrı Dağı, Tendürek, Aladağ, Süphan Dağı ve Nemrut Dağı gibi genelde 3000 metreyi geçen diğer dağların çoğu Van Gölü yakınlarında yer almaktadır.