21.08.2009

"Sinema büyüsü"

Saydam bir film şeridi üzerindeki görüntüler ışığın yardımıyla bir perdenin üzerine art arda düşürüldüğünde gözümüz bu görüntüleri hareket ediyormuş gibi algılar. Bunun nedeni beynin gözün ağtabakası üzerine düşen görüntüyü görüntü yok olduktan sonra kısa bir süre daha saklamasıdır. Ağtabakadaki yansıma gerçekten göründüğü süreden daha uzun bir süre algılandığından bir cismin görüntüsü kaybolmadan öbür cismin görüntüsü ağtabakaya düşerse film karakterlerinden göze yansıyan her görüntü birbirinin devamı olarak yani hareket ediyormuş gibi görünür. Bu beynin yarattığı görsel bir hareket yanılsamasıdır. Sinema bir olayı yada öyküyü bu yöntemle anlatmaya dayanan görsel bir sanat dalıdır. Görüntülerin kaydedildiği film şeridi saydam bir madde olan selüloitten yapılmıştır. Görüntüler filmin üzerine sinema kamerasıyla kaydedilir. Gösterim sırasında bunlar projeksiyon makinesiyle hareketli görüntüler biçiminde perdenin üzerine yansıtılır. Filmi çekilecek cisimden yansıyan ışık kameranın merceğinden geçerek filmin ışığa duyarlı yüzeyindeki kimyasal maddeleri değişikliğe uğratır ve görüntü oluşturur. Hazırlanan film labaratuvarda çeşitli işlemlerden geçirildikten sonra gösterime hazır duruma gelir. Bir film makarasına sarılarak projeksiyon makinesine takılır. Makara belirli bir hızla dönerken projeksiyon makinesinden çıkan ışık filmi aydınlatarak hareketli görüntüler biçiminde perdenin üzerine yansıtır.
Selüloit sağlam ve esnek bir madde olduğu için makaralara ve makinelere kolaylıkla sarılıp takılabilir. Çekim sonrasında birleştirme aşamasında istenmeyen görüntüler kesilip çıkarılarak kalan bölümler özel bir tutkalla yada yapıştırıcı saydam bir bantla birleştirilebilir. Aynı zamanda ışığa son derece duyarlı olduğundan üzerindeki görüntüler net bir biçimde ve istendiği kadar büyütülebilir.
Sinemada 75-300 metre uzunluğunda 70, 35, 16 ve 8 mm eninde film şeritleri kullanılır. Film şeridinin kenarlarında düzgün aralıklarla sıralanmış delikler vardır. Bu delikler film şeridinin kamera makarasına yada projeksiyon makinesinin dişlilerine sağlam bir biçimde sarılmasını kaymadan dönmesini ve görüntülerin eşit aralıklarla yansımasını sağlar. Hareketli görüntüler elde etmek için gösterim sırasında filmin belirli ve değişmez bir hızla ilerlemesi gerekir. 35 milimetrelik profesyonel filmler her görüntü karesi için dört delik, 16 milimetrelik ve amatör filmler bir delik ilerler. Sesli filmlerde ekrandan saniyede 24, sessiz filmlerde 16 görüntü karesi geçer. Sessiz filmler bugünkü gelişmiş aygıtlarla gösterildiğinde figürlerin çok hızlı hareket etmeleri bu yüzdendir.
Film çekme aygıtı olan kamera fotoğraf makinesi ile aynı ilkelere dayanarak çalışır. Ama fotoğraf makinesinden en önemli farkı görüntüleri belli zaman aralıklarıyla ve son derece hızlı bir biçimde film şeridinin üzerine kaydetmesidir. Kullanılan film şeridine göre sinema kameralarının başlıca 70 milimetrelik 35 milimetrelik 16 milimetrelik ve 8 milimetrelik türleri vardır. 70 milimetrelik kameralar büyük ve görkemli görüntüler elde etmek için, 16 milimetrelik hafif kameralar bazı özel çekimlerde ve belgesel filmlerde, 8 milimetrelik kameralar amatörlerce kullanılır. Sinema filmleri genellikle 35 milimetrelik kameralarla çekilir. Lumiere Kardeşler'in hem alıcı hem de gösterici olan sinematograf'ından bu yana kameralar önemli değişiklikler geçirdi. Gösterici ve alıcı birbirinden ayrıldı, boyutları küçüldü ve daha kullanışlı duruma getirildi. Elle çalışan kameraların yerini motorla çalışan kameralar aldı. Motor gürültüsünü önleyen bir sistem eklenerek görüntüyle birlikte sesi de kaydeden sesli kameralar geliştirildi. Bugün kullanılan 35 milimetrelik kamera hareketli görüntüler için saniyede 24 kare çeker. Bu hız artırılarak yada azaltılarak hareketin hızlı yada yavaş olması sağlanır. Gösterim sırasında projeksiyon makinesinin obtüratürü film karelerinin arasında kapanır ve ışığı keser. Ama bu o kadar hızlı bir biçimde olur ki gözümüz hareketlerin aslında kesintili olduğunu ayırt edemez.
.
http://www.sabah.com.tr/kultur_sanat/sinema/2010/02/19/basarili_filmlerin_bilimsel_sirri_cozuldu
http://gizmodo.com/5476286/the-formula-for-a-perfect-movie
http://www.physorg.com/news185781475.html
http://www.howtogeek.com/101792/the-secret-formula-for-successful-movies/
http://www.cracked.com/article_15022_6-movie-formulas-that-must-be-stopped.html
http://news.bbc.co.uk/2/hi/entertainment/3537938.stm
http://www.guardian.co.uk/science/2009/sep/02/perfect-formula-festival-science
http://gointothestory.blcklst.com/2011/08/mathematical-formula-for-what-makes.html
http://janice-hally.suite101.com/writing-a-movie-script-by-numbers--the-formula-for-success-a270807
http://janice-hally.suite101.com/structuring-a-story--the-secret-magic-ingredient-a236953
http://janice-hally.suite101.com/creating-characters-for-stage-or-screen-a228832
http://jeff-lanctot.suite101.com/using-the-threeact-structure-effectively-a121516
http://janice-hally.suite101.com/what-is-a-logline-a203429
http://www.math.harvard.edu/~knill/mathmovies/
.
http://classes.yale.edu/film-analysis/htmfiles/basic-terms.htm
http://classes.yale.edu/film-analysis/htmfiles/mise-en-scene.htm
http://classes.yale.edu/film-analysis/htmfiles/cinematography.htm
http://classes.yale.edu/film-analysis/htmfiles/editing.htm
http://classes.yale.edu/film-analysis/htmfiles/sound.htm
.
http://www.youtube.com/watch?v=fSh-XDb35rI
http://www.youtube.com/watch?v=YI9HDVuCllk&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=jJm2EGNIod0
.
Türkiye’de ilk film gösterimi, Bertrand adlı bir Fransızın II. Abdülhamit zamanında, 1896’da, Saray’da yaptığı gösterimler ile başlamıştır. Daha sonraları Fransız firması Pathe’nin temsilcisi Romanya uyruklu Sigmund Weinberg’in yardımlarıyla Beyoğlu yakınlarında halka film gösterilmiştir. Bu filmler genellikle kısa metrajlı belge ve güldürü filmleriydiler. Weinberg, halkın sinemaya gösterdiği ilgiden dolayı, 1908’de, Türkiye’deki ilk sinema olan Pathe Sineması’nı yaptırmıştır.
İlk Türk sinema gösterimi Cevat Boyer ile Murat Bey’in Şehzadebaşı’ nda 19 Mart 1908 de başlattığı gösterimdir.
Daha sonraları Şakir Seden ile Fuat Uzkinay, Türk sinemasının açılışını 6 Temmuz 1910’da gerçekleştirirler.
Birinci Dünya Savaşı’nda yedek subay olan Fuat Uzkinay, 14 Kasım 1914`te Türk sinema tarihinin ilk belgesel filmini çeker. “ Ayastefanos`taki Rus Abidesinin Yıkılışı” adı verilen belgesel film 150 metre uzunluğunda ve İTÜ arşivindedir. Daha sonra, Ordu Sinema Dairesi Başkanlığı`na getirilen Fuat Uzkinay, konulu Türk film çekimlerini de 1918’den sonra yürütmüştür.
İstiklal Harbi yıllarında birkaç senaryolu film yapılmışsa da Türk sineması Muhsin Ertuğrul ve Kemal Film ile firmalaşır.
Ateşten Gömlek
Leblebici Horhor
Kız Kulesinde Bir Facia
Sözde Kızlar
Ankara Postası
Karım Beni Aldatırsa
Fena Yol
Aysel Bataklı Damın Kızı
Faruk Kenç ile bilimsel bir tarz geliştiren Türk sineması “Yılmaz Ali ve Dertli Pınar”filmleri ile yeni bir aşama kaydeder.
Baha Gelenbevi’nin “Deniz Kızı ” adlı filmi ile Şadan Kamil’in filmleri, Türk Tiyatrosunu sinema ile birleştirir.
1934’ten sonra Vedat Örfi Bengü`nün Mısır`a giderek bu ülke sinemasının ilk örneklerini vermesi, bizde de melodramın yerleşmesinde etkili olmuştur. Türk sinema izleyicisinin beğenisi melodrama dönük olduğundan, yönetmenler de hızla Mısır filmlerinin uyarlamalarını çekmeye başlamışlardır.
Muhsin Ertuğrul`un yönettiği "Allah`ın Cenneti" adlı filmi türünün en iyi aşk melodramıdır ve sonraki yıllarda bol bol karşılaşacağımız şarkıcı melodramlarının ilk örneğini oluşturur.
1950`li yıllardan sonra, Türk sinemasında "Tiyatrocular Dönemi" nden kademe kademe "Sinemacılar Dönemi" ne geçiş yaşanmıştır. Bu yıllarda sinemaya toplumsal konuların yanında ağırlıklı olarak melodramlar yer alır.
1960`lı yıllarda sinemaya, melodram formuna bağlı, çocuk kahramanların rol aldığı "Sezercik", "Ömercik", "Ayşecik" filmleri eklenmiştir.
Arabesk tarzın temellerinin atıldığı fakirlik, sakatlık, karşılıksız aşklar, kader kurbanları vb. dramatik Türk ekolünü yaratmış ve senaryolar aynı üslup ve konuları yıllarca işlemişlerdir.
Kısa zamanda ticari kaygılar sinemasal öğelerin önünü kesmiş, aynı tür filmlerde aynı oyuncular kamera karşısına geçmiştir. Hatta aynı senaryolar, dönemin gözde oyuncularıyla defalarca yinelenmiştir.
Türk Sinemasında Bazı İlkler
İlk sinema gösterimi Yıldız Sarayı`nda yapıldı. (1896)
Sürekli film gösterilen ilk salon Beyoğlu`nda Sigmund Weinberg tarafından Cinema Pathe adıyla açıldı (1908).
İlk Türk filmi Fuat Uzkinay tarafından çekilen `Ayastefonos`daki Rus Abidesinin Yıkılışı` (1914).
Afişi basılarak yurdışına satılan ilk Türk filmi Binnaz oldu (1919).
İlk konulu Türk filmleri Sedat Simavi tarafından çekilen `Pençe` ve `Casus` (1917).
İlk özel yapım şirketleri Kemal Film (1922) ve İpek Film (1928).
İlk sesli Türk filmi `İstanbul Sokaklarında` Muhsin Ertuğrul tarafından çekildi (1928).
İlk sansür yönetmeliği Mussolini`nin sansür yasasından esinlenerek hazırlandı ve yürürlüğe girdi. (1939).
İlk film festivali `Yerli Film Yapanlar Cemiyeti` tarafından düzenlendi. `Unutulan Sır` adlı film en iyi film seçildi. En iyi kadın oyuncu ödülünü Nevin Aypar, en iyi erkek oyuncu ödülünü Kadri Erdoğan aldı (1948).
Tiyatro etkisinden çıkan ilk film Kanun Namına`yı Ömer Lütfi Akad çekti (1952).
İlk renkli Türk filmi Halıcı Kız Muhsin Ertuğrul tarafından çekildi (1953). Aynı zamanda Muhsin Ertuğrul`un çektiği son filmdi.
Metin Erksan`ın `Aşık Veysel`in Hayatı` adlı filmi Sansür Kurulu tarafından yasaklanan ilk film oldu.
İlk uluslararası ödülü Metin Erksan`ın yönettiği `Susuz Yaz` aldı. Film Berlin Film Şenliğinde `Altın Ayı` büyük ödülünü aldı (1964).
Köy hayatını işleyen ilk Türk filmi Beyaz Geceler`i Lütfi Akad çekti (1965).
1970’li yıllardan 1985’ li yıllara kadar Türk sineması TV etkisiyle bir kriz dönemine girer ve erotik Türk sineması ile sex furyası donemi başlar. 1990 ve 2000’li yıllarda ise krizden kurtulma ve gerçek öykülere dayalı realist Türk sinemasına doğru adımlar atılır.
Aslında Türk sineması Türk tiyatrosundan doğarak gelişmiş fakat Türk sinema tarzını ve dilini yaratamamıştır. Bir Fransız ve Rus film tarzından bahsedilebilir. Fakat Türk sinema dili ve tarzından şimdilik bahsetmek mümkün değil. Aynı şekilde Türk sinema platformu ve alanlarında da yetersizlik olduğu bir gerçektir.
.
  1. http://www.broadcasterinfo.net/66/sinema.html
  2. http://www.broadcasterinfo.net/77/sinema.html
  3. http://www.broadcasterinfo.net/79/sinema.html
  4. http://www.broadcasterinfo.net/80/sinema.html
  5. http://www.broadcasterinfo.net/81/sinema.html
  6. http://www.broadcasterinfo.net/82/sinema.html
  7. http://www.broadcasterinfo.net/83/sinema.html
  8. http://www.broadcasterinfo.net/84/sinema.html
  9. http://www.broadcasterinfo.net/85/sinema.html
  10. http://www.broadcasterinfo.net/86/sinema.html
  11. http://www.broadcasterinfo.net/89/sinema.html
  12. http://www.broadcasterinfo.net/90/sinema.html
  13. http://www.broadcasterinfo.net/91/sinema.html
http://www.kameraarkasi.org/sinema/makaleler/sinematarihi.html
http://www.mkutup.gov.tr/menu/80
Yeşilçam arşivi
.
nefes