28.07.2009

"Osmanlı Tayyare Bölükleri"

Osmanlı Devleti, dünyada ilk kez, uçağın kendisine karşı bir savaş aracı olarak kullanıldığı ülkeydi.
1911'de İtalya ile Trablusgarp'ta girişilen ve kaybedilen savaşın hemen ardından, Balkan Savaşları dönemi başlamıştı. Art arda gelen yenilgilerin önemli bir nedeni de, diğer kuvvetlerin hava saldırılarındaki gücüydü. Bu nedenle, havacılık alanında atılan ilk adım, Osmanlı Devleti'nde de askeri amaçlı oldu. Gerçek anlamda havacılığın kurulmasına önayak olan Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa'nın emriyle, 1911 yılında Kıtaat-ı Fenniye ve Mevki-i Müstahkem (Teknik Hizmetler ve Müstahkem Mevkii) Müfettişliği'ne bir havacılık komisyonu eklendi. Aynı yıl Süvari Üsteğmeni Fesa Bey ile İstihkâm Teğmeni Yusuf Kenan Bey, Paris'e havacılık okuluna gönderildiler.
İLK HAVACILIK OKULU
Mahmut Şevket Paşa, bu girişimle yetinmeyerek 1912 yılında, Ayastefanos (Yeşilköy) ile Safraköy (Sefaköy) arasında kalan bölgeye ilk havaalanını yaptırdı. 700 metre genişliğinde, 1500 metre uzunluğundaki bu alanda iki tane de hangar bulunuyordu. Hemen ardından, Fransız R.E.P. firmasından satın alınan iki uçak hangarlara kondu ve ilk uçuş denemeleri yapılmaya başlandı. 3 Temmuz 1912'de, Yeşilköy'de Hava Okulu açılıyor ve Türk ordusu, ilk havacı subaylarını yetiştiriyordu.
Hava Okulu'nun kurulmasıyla, kısa zamanda bu alandaki bilgi ve personel sayısı arttı. Balkan Savaşı başladığında, Türk ordusunda tayyare bölükleri aktif göreve hazır durumdaydı. Savaşta Osmanlı Devleti'nin elinde 17 adet uçak vardı; ama bunların bir kısmı ele geçirildi, bir kısmı da cephe gerisine kaçırılamadığı için pilotları tarafından imha edildi.
1914 yılında hava kuvvetlerinin, Teşkilat-ı Havaiye Müfettişliği adıyla yeniden yapılanmasına girişildi, ancak Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla geliştirme çalışmaları durduruldu. 
1915'te, savaş tüm şiddetiyle sürerken, Osmanlı Devleti, bir grup havacıyı Almanya'ya uçuş eğitimi için gönderdi ve Havaiye Müfettişliği'nden ayrı olarak Umur-u Havaiye şubesi kuruldu. Bu dönemdeki Hava Kuvvetleri; Hava Okulu, Hava İstasyonları, Hava Bölükleri, Sabit Balon Bölükleri, Uçaksavar Topçu Birlikleri ve Meteoroloji İstasyonları şeklinde teşkilatlanmıştı.


Hava Kuvvetleri bu yapısıyla Galiçya'dan Yemen'e ve Kafkasya'ya kadar pek çok cephede 

görev aldı. Ancak Osmanlı Devleti'nin savaş sonunda yenilgiyi kabul etmesi ve bu yenilginin belgesi olan Mondros Mütarekesi'nin 30 Ekim 1918'de imzalanmasıyla, ülkede her alanda olduğu gibi havacılıkta da bir dönem bitiyor, yepyeni bir dönem açılıyordu.

TAYYARE BÖLÜKLERİ VE YERLERİ
                             Bölük Numaraları                                        Bulunduğu Yer 
                             1 nci Tayyare Bölüğü                                  Çanakkale
                             2 nci Tayyare Bölüğü                                  Irak
                             3 ncü ve 4 ncü Tayyare Bölüğü                   Filistin Cephesi
                             5 nci Tayyare Bölüğü                                  İzmir
                             6 ncı Tayyare Bölüğü                                  Çanakkale
                             7 nci ve 8 nci Tayyare Bölüğü                     Erzurum
                             9, 10 ve 11 nci Tayyare Bölükleri                İstanbul
                            12 nci Tayyare Bölüğü                                 İzmir
                            13 ncü Tayyare Bölüğü                                Irak
                            14 ncü Tayyare Bölüğü                                Filistin Cephesi
                            15 nci Tayyare Bölüğü                                 Uzunköprü
                            16 ncı Tayyare Bölüğü                                 Sinop
                            17 nci Tayyare Bölüğü                                 İstanbul
İLK TAYYARE BÖLÜĞÜ
Mütarekenin imzalanmasıyla birlikte orduda terhis işlemleri yapılmaya başlanmış, Hava Kuvvetleri'nde eğitmenlik yapan Alman havacılar ülkeden ayrılmış ve 'Hava Kuvvetleri' adı yalnızca kâğıt üzerinde kalmıştı. Ancak yurtsever havacıların büyük gayretleriyle, savaştan kalma uçaklarla İstanbul, İzmir ve Konya'da bir hava istasyonu ve Elazığ ile Diyarbakır'da birer tayyare bölüğü oluşturuldu, eldeki malzeme adı geçen yerlerde toplandı. 
Bu sırada Anadolu'da, ülkenin işgal altından kurtulması ve bağımsızlığının elde edilmesi için, Mustafa Kemal önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı'nda yerlerini alan havacılar, Konya Hava İstasyonu'nda birleştiler.
Osmanlı Hükümeti Hava Kuvvetleri Müfettişliği'ni lağvederken, 23 Nisan 1920'de kurulan 
Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk iş olarak düzenli orduların kurulmasını ve paralelinde Harbiye Dairesi'ne bağlı olarak Kuva-yı Havaiye (Hava Kuvvetleri) Şubesi'nin kurulmasını kabul etti. 



Türk Deniz Havacılığı’nı başlatma düşüncesi, askeri havacılığa ilişkin bu ilk girişimlerle hemen hemen eş zamanlı olarak gündeme gelmiştir. Deniz havacılıkla ilgili ilk raporlardan biri 25 Ocak 1912 tarihini taşımaktadır. Bu raporun ikinci rapor olarak anılması, daha erken düzenlenmiş bir ilk raporun var olabileceği ihtimalini akla getirmektedir. 
Dolayısıyla deniz havacılığa ilişkin ilk çalışmaların 1911 yılına dek gittiğini varsaymak yanlış olmaz. Osmanlı Ordusu Kıtaat-ı Fenniye Müfettişliği’nde askeri danışman olarak görevli Alman Yarbay Mut tarafından kaleme alınan bu raporda en göze çarpan öneriler aşağıdaki şekilde ifade 
edilmiştir:
    “Osmanlı Hükümeti yakın zamanda bir tayyareci mektebine karar verirse, bu projede yalnızca kara subaylarının eğitimi ile yetinmeyerek, aynı zamanda bahriye subaylarından da yeteri kadarının bu mektepte eğitim almak için görevlendirilmesini tavsiye ederim...        
...Tayyarecilik Osmanlı Ordusu ile beraber Osmanlı Bahriyesi’nde de aynı zamanda kurulmalı ve bahriye subayları için en kısa zamanda, yukarıda bahsedilen tayyareler tedarik edilmelidir.”
Pilot yetiştirilmesi faaliyetleri devam ederken uçak alım çalışmalarına da başlanmıştır. Donanma için bağış toplayan Osmanlı Donanması Milli Yardım Cemiyeti’nin, aynı zamanda uçak alımı için de yardım toplaması kararlaştırılmıştır. Toplanan paralarla 1912 yılı başında Fransız Deperdussin firmasından, biri 35 beygir gücünde Anzani motorlu tek kişilik okul uçağı, diğeri 70 beygirlik Gnome motorlu iki kişilik askeri uçak olmak üzere iki Deperdussin tipi uçak alınmıştır. Aynı dönemde Fransız R.E.P. (Robert Esnault-Pelterie) fabrikasına da iki uçak sipariş edilmiş; bir uçak nisan ayı ortalarında İstanbul’a gelmiştir.
http://www.tayyareci.com/hvtarihi/1919-23/02.asp
.



Ottoman and Turkish Air Force 1913-1999







1. Gotha WD-2
Serial no. 3, Ottoman Naval Air Service, 1915. Shown as it appeared in Germany pre-delivery, this WD-2 is factory finished with Clear Doped Linen flying surfaces and Varnished Wood fuselage. Forward fuselage panels are Natural Metal. There appear to be darker coloured areas on the rear fuselage and float assembly. Serial number in Arabic is applied in Black.
2. Junkers (Fili) R-2
Serial no. unknown, Turk Hava Kuvvetleri, 1926-30. This R-2 is shown finished in Light Grey/Natural Metal, with Black lower wing surfaces, forward fuselage areas, undercarriage legs/struts and fin/rudder leading edges. Post-war White bordered Red squares are carried on the wings and fuselage. Rudder is Red with a White crescent and star.
3. Breguet 19.7
Serial no. 4, Turk Hava Kuvvetleri, 1932-35. This French-built bomber is shown in a Dark Green colour scheme, with Natural Metal cowling, lower fuselage, lower wing surfaces and undercarriage legs. The serial number is White. The inscription 'Istanbul Kucukpaz' is worn on the fin in White. Turkish markings are carried as described opposite, though no fuselage Red square is carried.
All pictures and text © Blue Rider Publishing 2010
.

Ottoman Aircraft WWI

Halberstadt D.V During 1917-1918.
AEG C.IV Unit: 4.Tayyare Bl. Serial: AEG2 (C7059/17) Amman, 1917.
41 AEG C.IV's were supplied to the Ottoman Armed Forces starting on November 1917. 39 of them were delivered from Germany and 2 were given from the 'Pascha' Regiment's airplane parks. 13 of the delivered planes were without engines. They remained in service until 1921.

Albatros D.II Unit: unknown Serial: AK D1 (c/n.580)
The D.II model started being deployed at the Ottoman Armed Forces but this number was limited to 3 since it was followed by the newer D.III's starting on March 1918.

Albatros D.III Unit: unknown Serial: AK D3 (D3.5028/17)
Albatros D.III's starting being deployed at the Turkish Armed Forces starting on March 1918. Up to October 1918 a total of 29 D.III's were supplied 
by the Germans 10 of which were without engines. They remained in service until 1922 and they participated the The Turkish War of Independence.



Halberstadts replaced aeroplanes like the obsolete Fokker-Eindecker. On a lesser import air front also a low number of new fighters could have a big influence. The Halberstadts were the backbone in terms of performance for the Turkish and German Aviators serving for the Ottoman Empire. Some Turkish airmen had been partly trained in Bavaria. There was Ottoman squadron in late 1917 – the Ottoman Air Service 14 squadron.
The Ottoman Army had only 3 Albatros D.II fighters.
But there are 3 Turks credited with 1 kill each.
Fazil of the Turkish Air Service 1 kill 9nci Bölök; shot down British DH 9 on 25/Oct/1918 while flying Albatros D.lll.
Ali Riza Turkish Air Service 1 kill. Shot down Maurice Farman of the French sqn MF 98 T on 30/Nov/1915 while flying Albatros C.l; with observer Orhan Bey.
Cemal Turgutlu Turkish Air Service 1 kill. Shot down a British plane over Imamdur in Iraq on 22/Mar/1918 while probably flying a Halberstadt; with observer Hasan Basri.


"Young Turks - Ottoman Turkish Fighters 1915 - 1918" by Dr. David Nicolle, Air Enthusiast (Quarterly) No 74 to 76

FOUNDATIONS OF AN OTTOMAN AVIATION ORGANIZATION Part I

The very first aircraft for the Ottoman Army, two Deperdussins, arrived at Ayastafanos in March 1912. Unfortunately, even before the two new aircraft had performed their first flight, a severe storm struck Ayastafanos and both aircraft were damaged beyond immediate repair.


The might of the Ottoman Army was at its zenith from the fourteenth to the seventeenth century, when it was known and feared. This was largely due to its mobility and the modernity of the weapons it employed. The former ability was, in the main attributable to commando-type units, the “Akιncι,” and the “Sipahi,” a
fearless, audacious, light cavalry force.


In 1908 an attempt was made to revive the former glory of the Ottoman Empire by young army officers when, on July 24, they marched on Istanbul. A revolution followed in which the army initiative was organized into a nationalistic party led by the Young Turks Movement. In addition ...
http://ottomanmilitary.devhub.com/blog/category/army/page-2/