11.09.2009

"Gezegenler arasında hızlı ulaşım yolları"

'Gezegenler ve uyduları arasındaki çekim alanının dengelendiği noktaları izleyen uzay araçları ucuz ve hızlı ilerleyebilir.'
ABD’li astronomlar gezegen ve uydularının aralarındaki çekim alanlarının daha hızlı ve ucuz seyir sağlayacak koridorlar oluşturabileceğini belirledi. Uzay araçlarının bu manyetik koridorlarda yolculuğunu simüle eden ekip, kıvrımlı ve düşük anerjili bu patikaların haritasını çıkaracak.
.
Başlayan proje çerçevesinde gezegen ve uyduları arasındaki çekim alanları tespit edilip enerji yoğunlukları ölçülmeye çalışılacak. Buna bağlı olarak bazı koridorlaraki çekim alanlarından faydalanarak uzay raçlarının daha hızlı ve az yakıt tüketerek seyretmesi sağlanabilecek.
.
Bu koridorlar Lagrange noktası olarak bilinen ve iki cismin birbirine uyguladığı çekim kuvvetinin tam eşitlendiği noktaların birleşmesinden oluşuyor. Virginia Tech Üniversitesi’nden Prof. Shane Ross, bu denge noktalarında çekim enerjisinin çok düşük olduğunu, bu sayede oradan geçen biruzay aracının daha az yakıtla daha hızlı gidebileceğini söyledi.
Ross şöyle devam etti: “Bu ‘düşük enerji alanlı tüpler’ oldukça dar başlıyor ancak ilerledikçe genişleyip çatallanabiliyor. Bu yolu takip ettiğinizde yakıt sarfiyatı 10’da birine düşebilir. Örneğin Jüpiter’in uyduları arasında bedavaya dolaşmak mümkün.” http://www.8sutun.com/haber?id=52380
Amerikalı astronomlar yıldızlararası uzay alanında ilk kez spiral biçiminde bir manyetik alan saptadı. Manyetik alan Orion takımyıldızındaki bir gaz bulutunun etrafında tıpkı bir tirbuşon gibi kıvrılmakta.http://hussoloji.blogcu.com/uzayda-ilk-kez-spiral-manyetik-alan-saptandi_268717.html
Mıknatıssal veya manyetik alan, bir mıknatısın mıknatıssal özelliklerini gösterebildiği alandır. Mıknatısın çevresinde oluşan çizgilere de, mıknatısın o bölgede oluşturduğu manyetik alan çizgileri denir. Manyetik alan çizgilerinin yönü Kuzeyden (K) Güneye doğrudur.
Güneşin ve gezegenlerin sahip oldukları manyetik gücün ortaya çıkardığı, uzay boşluğunun ötelerine kadar yayılan dalgalarına manyetik alan kuşakları denir.
.
Bir gezegende manyetik alan oluşabilmesi için önce o gezegenin sıvı bir çekirdeğe sahip olması gerekir. Sonra çekirdekteki bu sıvının belli bir yönde hareket etmesi gerekir. Bu hareketin başlamasına sebep olan şey Güneşin manyetik alan kuşaklarıdır. Güneşin manyetik alan kuşakları Dünyamızın içindeki sıvı ile etkileşmiş ve sıvının belli bir yönde hareket etmesini sağlamıştır.
.
Güneş sistemindeki bütün gezegenlerin kendi ekseni etrafındaki hareketleri bu mekanizmaya göre olur. Geçmişte veya günümüzde sıvı bir çekirdeğe sahip olmayan cisimler üzerlerinde manyetik alan oluşturamazlar. Üzerinde manyetik alan oluşturamayan cisimler kendi eksenleri etrafında dönüş sağlamazlar.
.
Güneş sistemindeki gezegenlerin manyetik alan güçleriyle, kendi eksenleri etrafındaki dönüş hızları arasında bir orantı vardır. Merkür, Venüs, Dünya, Mars gezegenlerinin manyetik alanları zayıftır. O yüzden kendi eksenleri etrafındaki dönüş hızları düşüktür. Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün gezegenlerinin manyetik alanları güçlüdür. O yüzden kendi eksenleri etrafındaki dönüş hızları yüksektir.
.
Gezegenlerin manyetik alanlarının bir görevi de Güneşin kütle çekimine karşı tampon etkisi yaratmaktır. Dünyamızın manyetik alanı Dünyamızın Güneşe daha fazla yaklaşmasını engeller. Güneşin manyetik alan kuşakları ve Dünyamızın manyetik alan kuşakları Dünyamızı yörüngede dengede tutar. Dünyamızın çekirdek sıvısı azaldıkça, manyetik alanı biraz daha küçülecek ve Güneşe biraz daha yaklaşacağız.http://bigalioglu.blogcu.com/gunesin-ve-gezegenlerin-manyetik-alan-kusaklari_43749501.html
Yerin manyetik alanı, dünyanın sıvı dış çekirdeğindeki konveksiyon akımları ile oluşur. Dış çekirdekteki konveksiyon hareketleri, zaman içinde manyetik alanı oluşturur. Bu konveksiyon hareketlerinin dünyanın oluşumundan beri meydana geldiği düşünülmektedir. Yeryüzü çekirdeğinin içi katı , dışı sıvı demir termal hareketlerle kendi manyetik alanlarını oluşturur. Atomların yeterli bir güçle ve düzenli bir şekilde yer değiştirmesi ve yönlendirmesi kalıcı mıknatıslanmaya neden olduğundan dünyanın kabuğunda kalıcı mıknatıslanma yaratır. Dünyayı, etrafı manyetik alanla çevrelenmiş büyük küresel bir mıknatıs gibi düşünebiliriz.
Dünya manyetik alanı, kuzey ve güney kutupları olan, merkezde yerleşmiş bir dipol mıknatıs çubuk olarak ta tanımlanır. Dünyanın dönüş ekseni ile dipolün ekseni arasında yaklaşık olarak 11 derece fark vardır. Bu kuzey ve güney coğrafi kutuplarla, manyetik kutupların üst üste gelmediğini gösterir. Herhangi bir noktadaki yer mıknatıssal alanı, ölçülen bileşen ve yön ile belirtilir. Yerin içindeki dev mıknatıs Coğrafi kuzey-güney doğrultusuyla yaklaşık 11-15 derece lik bir açı yapacak şekilde konumlandığından pusulanın gösterdiği yön tam olarak coğrafi kuzey yönü olmayıp 11-15 derece arasında sapma yapar.

Yere yakın uzayda sürekli yağan enerji yüklü parçacıkların, uzay aracı işletimlerinde, uluslararası uzay laboratuvar ve uzay araçlarının elektriklenmesinde etkili olduğuna işaret eden Tulunay, şunları kaydetti:“Uzay havası ile etkileşimde güneş pilleri, DNA gibi örneklerde görülebilecek radyasyon kökenli bozulmalar, mikroelektronik yapıların durumlarını değiştiren tekil olaylar görülmektedir. Kozmik ışınların tetiklediği katı hal elektronikli bellek bozulmaları, artık günümüzde bir hava-uzay (aerospace) konusu olarak değil de bir otomotiv elektroniği sistem tasarımı konusu olarak bile ele alınmaktadır. Buna, günlük yaşamdan taşıt araçlarındaki güvenlik sistemlerinin tasarımı, sayısal elektronikte güvenilirliğin sınırlanması ve yüksek gerilimli elektriksel sistem tasarım ve işletimi konuları da örnek gösterilebilir.”
“Uzay havasının en önemli aktörü olan güneş fırtınaları, Manyetosfer, İyonosfer ve yer manyetik alanı fırtınalarını tetikler” diyen Tulunay, “Yere yakın uzayın, elektromanyetik dalgaların yayılımını denetleyen plazma ortamı olan İyonosfer 1920′lerin başında keşfedilmesine karşın, elektromanyetik dalganın yayılımının yasaları 1930′ların başında oluşturulabildi” dedi.http://www.seyirdefteri.info/uzay-havasi-hayatimizi-etkiliyor/

ABD'deki Minnesota Üniversitesi'nden Stefanie Brachfeld ve Subir Banerjee'nin, geçtiğimiz aylarda yayınladıkları veriler, gezegenimizin toplam manyetik alan şiddetinin, 500 yıl önce azalmaya başladığını ve bunun dikkate değer bir azalma olduğunu göstermektedir.Manyetik alanın azalması, şimdiden bazı yerlerde kendini belli ediyor. Örneğin, günümüzde ölçülen en düşük manyetik alan şiddeti, Atlantik Okyanusu'nun güneyinde bir bölgede bulunuyor. Bu bölge,yapay uydulara zarar verebilecek düzeyde, yüklü parçacıklar içeriyor.Alçak yörünge de dolanan ve yörüngeleri bu bölgeden geçen uydularda bazı bozulmalar gözleniyor. NASA'nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi'nden Jim Heirtzler, gezegenimizin manyetik kutuplarındaki alan şiddetinin azaldığını söylüyor. Ve çok kutuplu hale gelmesi nedeniyle, birkaç yüzyıl içinde, belli bölgelerdeki manyetik alan şiddetinin, sıfıra kadar düşebileceğini ilave ediyor. Normalde manyetosfer, bu parçacıklara karşı yeryüzünden yaklaşık 64.000 kilometre yüksekte, küresel bir kalkan oluşturur. Bu kalkanın zayıflaması, ya da manyetik alanın çok kutuplu hale gelerek parçalanması söz konusudur. Bunun sonucu olarak, Güneş rüzgarıyla gelen yüksek enerjili parçacıkların, atmosfere ulaşması, atmosferde ve yeryüzünde bazı yıkımlara yol açması bekleniyor.http://www.yaklasansaat.com/dunyamiz/manyetik_kalkan/manyetik4.asp